Birol BOZKURT
Seçimlere çok az bir süre kala Borsa İstanbul’da da tansyion yüksek seyrediyor. Yabancı finans kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik olumlu açıklamaları ve Fitch’in sürpriz not artırım kararı bile borsada yükseliş rüzgarını başlatamadı. Yılbaşından bu yana zayıflayan yabancı ilgisi, beklentileri aşan enflasyon ve Merkez Bankası’nın sıkılaşma adımlarıyla ciddi bir getiri potansiyeli yakalayan TL mevduatlar borsayı negatif etkileyen unsurlar olarak öne çıkıyor.
Ayrıca sıkı para ve maliye politikaları şirketleri ve hisse senedi piyasasına ilişkin beklentileri etkilemeye başladı. Bir inip bir çıkan endeks 9 bin puan barajını aşmaya çalışıyor. Yılın genelinde beklentiler pozitif olsa da özellikle yabancı yatırımcının seçim sürecinin geçmesini ve enflasyona yönelik ek tedbirlerin işe yarayıp yaramadığını görmek istediği belirtiliyor. Bu nedenle uzmanlar, yatırımcılara önümüzdeki birkaç hafta tedbirli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor.
TCMB, PPK kararını açıklayacak
Bugün Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararı piyasaların seyri açısından önemli bir yol gösterici olacak. Merkez Bankası’ndan faiz artırım beklentisi güçlenirken Para Politikası Kurulu (PPK) metninde verilecek mesajlar piyasaların takibinde olacak. Faizlerin geldiği seviye ve enflasyonda yaşanan yüksek seyir ekonomide beklenen yavaşlama süreci yatırımcı tercihlerini etkilemeye başladı.
TL mevduat faizlerinin yüzde 50’leri aşmış olması sabit getirili enstrümanların portföylerdeki ağırlığını artıyor. Uzmanlar hissede kalmaya devam eden yatırımcıların büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikayesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yöneldiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar ayrıca önümüzdeki dönemde olası ekonomik durgunluktan etkilenmeyecek, güçlü nakit akışı ve döviz geliri elde edebilen, finansman sorunu yaşamayacak şirketlerin ön plana çıkmasını bekliyor.
Türkiye’nin risk primi neden yükseldi?
Piyasalarda dalgalı bir seyir izlenirken bir başka gelişme CDS tarafında yaşandı. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) 341 baz puanla aralık ayının başından bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Yükselişin aktif kontratların değişiminden kaynaklandığı belirtildi. CDS’ler aralık ve haziran kontratlı işlem görüyor. Dün aralık kontratından haziran kontratına geçiş yapılmasıyla 19 puanlık ani yükseliş yaşandığına dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin risk primi 2023 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ardından düşüş ivmesi yaşamıştı. Seçim öncesinde 700 baz puanı test eden risk primi Aralık ayında 300 baz puanın altına kadar gerilemişti. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not kararı verirken önemli bir göstergesi ülke risk priminin seviyesi oluyor. Türkiye’de son dönemde yabancı yatırımcıların portföy çıkışı yaptıkları görülürken, Fitch’ten ise bir not artışı kararı gelmişti.
Fitch’in not kararı öncesinde yabancıdan hamle
Borsa İstanbul 26 Şubat günü tarihinin en yüksek seviyesini görerek 9 bin 450 puana kadar yükselmeyi başarmıştı. Sonrasında hızlı bir düşüş sürecine giren endeks 6 Mart’a kadar kademeli olarak 8 bin 744 seviyesine kadar geri çekilmişti.
Ardından 7 Mart günü yabancı yatırımcıların işlem yaptığı biri yerli, diğeri yabancı kökenli aracı kurumlar üzerinden yapılan alımlarla ‘yeşil’e dönen piyasalar 8 Mart Cuma günü Fitch’in not kararının açıklanacağı gün yükselmeye devam etti ve haftayı 9 bin 155 seviyesinden kapatmayı başardı. Bu iki günlük sürede yerli aracı kurum üzerinden 2 milyar 715 milyon liralık alım yapılırken, yabancı aracı kurum üzerinden 1 milyar liraya yakın alım yaptığı görülüyor.
Fitch’in sürpriz not artırım kararı sonrası haftanın ilk işlem gününe büyük bir coşkuyla başlayan Borsa İstanbul, aynı gün 9 bin 368 puana kadar yükselerek rekor seviyesine yaklaşmıştı. Uzmanlar sonrasında bu iki kurum üzerinden bu defa satışın başlamasıyla VİOP ve spot piyasada borsanın yükseleceğini düşünerek işlem açan küçük yatırımcının bu defa ters köşeye yattığını söylüyor.
Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru: Borsa İstanbul yılın ikinci yarısında 5 haneli rakamlara çıkabilir
9.450’den başlayan geri çekilmenin temel dinamikleri masada olduğu sürece piyasada yeni güçlü bir yukarı dalga beklemiyoruz. Piyasada iki önemli belirsizlik var; birincisi seçimler.
Burada konuya yabancı gözünden bakmak lazım, bizler içeriden bir belirsizlik okumasak da olası bir marjinal seçim sonucunda özellikle ekonomi politikalarına ilişkin süreklilik onların gözünde soru işareti olmaya devam ediyor, zaten seçim sathı mahaline girdiğimizden beri özellikle yılbaşından itibaren yabancı girişi zayıfladı, mart ayında bir miktar çıkış gözlemliyoruz, seçim belirsizliği geride kaldıktan sonra piyasada bir miktar rahatlama olacaktır.
Diğer taraftan ikinci konumuz beklentilerden fazla yükselen enflasyon karşısında hamlelere başlayan TCMB’nin nereye kadar ilerleyeceği, hem miktarsal sıkılaşma, hem de faiz hadleri üzerinden gelmesini beklediğimiz adımlarla ilgili öngörüler netleşene kadar borsa tarafında risk iştahı yüksek olmayacaktır.
Diğer taraftan enflasyon dinamikleri hala yüksek ve bunun fiyatları yukarı yönde itici etkisi devam ediyor, her ne kadar son dönemde geri çekilme görsek de, mevcut belirsizlik ortamının dağılmasının ardından bu etkinin ertelenmiş talep olarak hisse senedi piyasasında pozitif yönde etkisinin olacağını öngörüyoruz.
Özetle seçimler tamamlanıp TCMB’nin nisan toplantısına ilişkin öngörüler netleşene kadar yeni zirve görülmesi ihtimalini düşük olarak değerlendiriyoruz. Bu süreçte 9.350 – 8.690 bandını normal fiyatlanma aralığı olarak okuyoruz. Bu sürecin ardından temel unsurlarda şok negatif bir gelişme olmaz ise yıl ortasından itibaren borsanın beş haneli, yani 10.000’li rakamların üzerine gitmesini bekleyeceğiz.
İş Portföy Yönetimi Araştırma Müdürü Hande Şekerci: Borsa İstanbul yılın ikinci yarısında 5 haneli rakamlara çıkabilir Seçimlerden sonra bankacılık endeksinde yükseliş görebiliriz
Mevcut makro ihtiyati politika çerçevesinde bankaların TL mevduat payı hedeflerinin artırılması, tahvil ve zorunlu karşılık tesislerinin yeniden yoğun bir şekilde devreye girmesi nedeniyle bankacılık endeksi şubat ortasından bu yana BIST100 endeksi üzeri getiri fırsatı yaratamadı.
BIST Banka yılbaşından beri sınai, holding, gıda, turizm, teknoloji gibi sektörel endekslere göre daha zayıf bir performans gösterdi. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde nisan ayından itibaren mali politika ve para politikasında ilave enflasyonu düşürücü yönde tedbirler alınması halinde, makro ihtiyati politika çerçevesinin yeniden bankalar için daha sade bir konuma geçmesi mümkün görünüyor.
Konvansiyonel politikalar özellikle bankaların kredi-mevduat faiz makasının normalleşmesini sağlayacağı için, yılın son çeyreğine doğru bankaların BIST100 endeksinin ana sürükleyicisi olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Bu görünüm eğer mayıs ayından itibaren kredi not artırımları ve beraberinde risk priminde düşüş ile desteklenirse, bankacılık endeksi daha güçlü bir konuma gelebilir.
Fakat burada yerel seçimlerin ardından dezenflasyonist politikaları destekleyici, ilave önlemlerin bir ön şart olduğunu değerlendiriyoruz. MSCI gelişmekte olan ülkeler hisse senedi endeksinin 1 yıl sonra beklenen fiyat/kazanç çarpanı 12’ye yakın seyrederken MSCI Türkiye hisse senedi endeksinde 4,6 çarpan seviyelerindeyiz. Burada Türkiye açısından uzun süredir devam eden ıskontonun daralması, ortodoks ekonomi politikalarının korunması ve kredi notunda ilave iyileşmeler ile mümkün hale gelebilir diye düşünüyoruz.